ABD’nin Fırat’ın Doğusunda Güçlenme Hamlesi
🔸 Fırat’ın Doğusu, şu
anda Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve YPG liderliğinde kontrol altındadır ve
hem coğrafi hem de ekonomik açıdan stratejik bir öneme sahiptir. Suriye’nin
petrol ve gaz kaynaklarının önemli bir kısmını barındıran bu bölge, ABD ve müttefikleri
gibi bölge dışı aktörler için ekonomik ve askeri bir koz işlevi görmektedir.
Beşar Esad sonrası dönemde ABD’nin bu bölgedeki askeri varlığını artırması ve
güçlendirmesi beklenmektedir.
🔸 2019’dan bu yana ABD,
DEAŞ’ın geri dönüşünü engelleme bahanesiyle Suriye’nin enerji kaynaklarını
kontrol altında tutmak amacıyla Fırat’ın doğusuna ekipman göndermiş ve çeşitli
askeri üsler kurmuştur. Hasake ve Deyr ez-Zor’daki üslerine yoğun askeri
sevkiyat yaparak bölgede varlığını sağlamlaştırmayı hedeflemektedir. ABD’nin
amacı, yarı-devlet yapıları oluşturarak vekil güçlerini güçlendirmek ve bu
yolla İran’ın Akdeniz’e erişimini engellemektir.
ABD’nin Hareketlerini Etkileyen Unsurlar
🔸 Suriye hükümeti
düşmeden önce ABD’nin Fırat’ın doğusundaki varlığı, Suriye’nin ekonomik
kaynaklarını kontrol altına almayı ve direniş güçlerini mali açıdan
zayıflatmayı amaçlıyordu. Bu strateji, ekonomik yaptırımlar ve Suriye’nin
yeniden inşasının engellenmesi ile İran ve müttefiklerine ekonomik ve güvenlik
yükü getirme şeklinde kendini gösteriyordu.
🔸 Şimdi ise Washington
için daha az maliyetli bir fırsat ortaya çıktı. ABD, Fırat’ın doğusunu İran’a
karşı maksimum baskı politikasını ilerletmek için bir üs olarak kullanmayı
planlıyor.
Kürt Güçleri ve ABD İşbirliği
🔸 Kürt güçleri, özellikle
YPG, ABD’nin bu bölgedeki temel müttefikleri olarak hareket etmektedir. Bu
güçler, ABD’nin istihbarat, lojistik ve silah desteğiyle yarı-devlet yapıları
oluşturarak bölgedeki hakimiyetlerini pekiştirmeye çalışmaktadır. Bu durum, İran’ın
sınır güvenliğini doğrudan etkileyebilecek sonuçlar doğurabilir.
İran’ın Sınır Güvenliği ve "İkinci Kürdistan"
Senaryosu
🔸 Irak Kürdistan Bölgesel
Yönetimi’nin deneyimi, Kürt grupların güç kazanmasının İran sınır bölgelerinde
benzer hareketleri tetikleyebileceğini göstermiştir. Fırat’ın doğusunda
Kürtlerin güçlenmesi, İran içinde etnik ve ayrılıkçı hareketlerin artmasına yol
açabilir. Bu durum, İran için hem sınır güvenliği hem de iç istikrar açısından
çok katmanlı bir tehdit oluşturacaktır.
Türkiye’nin Rolü
🔸 Beşar Esad’ın
hükümetten düşmesi, Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda daha aktif bir aktör haline
gelmesine yol açacaktır. Türkiye, Kürt varlığını varoluşsal bir tehdit olarak
görerek bu bölgede daha fazla askeri operasyon gerçekleştirebilir. Ancak,
Türkiye’nin politikaları ABD’nin çıkarlarıyla görünürde uyumlu olsa da iki
aktör arasında derin çelişkiler bulunmaktadır. Bu durum, bölgedeki dengeleri
daha karmaşık hale getirebilir.
İran’ın Krizi Yönetme Stratejisi
🔸 İran, Fırat’ın doğusunda
ABD’nin nüfuzunun genişlemesini engellemek için çok yönlü bir strateji
geliştirmelidir. İran’ın önceliği, yerel vekil güçleri güçlendirmek ve
bölgedeki güvenlik ağlarını sağlamlaştırmak olacaktır. ABD’nin varlığından
rahatsız olan Arap kabileleri ve yerel toplulukların kapasitelerinden
yararlanmak, bu stratejinin bir parçası olabilir. Ayrıca, İran ile Rusya’nın
ABD’nin nüfuzunu engelleme konusunda ortak çıkarları bulunmaktadır. Bu
işbirliği, Beşar Esad sonrası dönemde de devam edebilir.
Sonuç
Beşar Esad’ın düşüşü, direniş ekseni ve özellikle İran için
zorlu bir sınav olacaktır. Fırat’ın doğusu, bölgesel gelişmelerin merkezi
haline gelecektir. İran, bu krizi bir fırsata çevirmek için jeopolitik ve
güvenlik araçlarını kullanarak Suriye’deki etkinliğini yeniden
canlandırmalıdır.
(Tehran Enstitüsü / @InstituteTehran sayfasından tercüme edilmiştir)