Rasthaber - Uzun süredir bu cümleyi dillendirmek istiyor ama sürekli
kendimle hesaplaşıyordum. Hitler gibi zalim katil faşist bir insan üzerinden bu
kıyası yapmak doğru olmaz diyorum. Tüm Yahudi veya Musevileri aynı kefeye
koymak doğru olmaz diyorum. Hitler sadece Yahudileri katletmedi diyorum.
Kendime yaptığım bu itirazların çoğu da doğrudur. Biz Müslümanlar olarak bir
kavmi bir halkı bir topluluğu ve bir dinin mensuplarını topyekûn bir karşı
duruş ile reddedemeyiz. Her olguya adalet ile bakmak dinimizin esasıdır.
Yıllarca dünya sinemasında İkinci Dünya Savaşı vesile ile Yahudi milletlere
yapılan Alman mezaliminin hikayelerini izledik. İnsanların evlerine baskın
yapılarak tutuklanışlarını, komşularından dostlarından sevdiklerinden
koparılışlarını, kol bantları rozetler ve Yahudi damgalı kimlikler ile
işaretlenişlerini, toplu şekilde tekme ve dipçik darbeleri ile araçlara
doldurulup tecrit kamplarına götürülüşlerini ve çizgili mahkum elbiseleri ile
açlıktan derileri kemiklerine yapışmış halde bitişik küt ranzalarda acı içinde
yatışlarını, madenlerde, fabrikalarda tozlu yüzleri ve kirli elleri ile
çalıştırılışlarını, hayvan muamelesi görüp aşağılanışlarını ibretle ve
gözyaşları ile izledik. Tüm bu sahneleri faşizme lanet okuyarak ve mazlumun
yanında yer alıp duygularını paylaşarak izledik. Üstelik yaşadığımız toplumda
dini inançların çarpık anlayışları içinde milliyetçilik diye yutturulan ırkçı
reflekslerin ve yozlaştırılmış yanlış inançların gölgesinde bu sahnelere
bakmamıza rağmen insanlığımız ağır bastı ve olayları sadece bu yönü ile
değerlendirip karşı çıktık.
Yanlış mı yaptık? Hayır elbette doğru olan İslami olan
İnsani olan bu tavırdır. Peki bugün bir
şey mi değişti de bu satırları yazıyorum. Hayır hiçbir şey değişmedi. Tevhit
bilinci içinde olan, nebevi ahlak ve Ehlibeyt öğretisine sahip her Müslüman her
zaman olayları bu şekilde değerlendirmelidir.
Öyle ki;
Yahudilerin lanetlendiği yanlış inancını bu dinin bir görüşüymüş gibi
sunulmasına rağmen, lanetlenenin bir kavim değil bir zihniyet olduğunu ve o
zihniyetin ise ne Yahudilik ne Musevilik değil Siyonizm’in yani ırkçı faşizme
dayanan bir düşüncenin olduğunu bilincine vararak olaylara bakmalıyız.
Bu manada Hitler faşizmi ile Siyonist İsrail faşizminin arasında zerrece bir
fark olmadığı bilincine sahip olmalıyız.
Evet Hitler haksızdı ve o dönemin Yahudileri asla böyle bir muameleye maruz
kalmamalıydı.
Bu gün İsrail Siyonistlerinin Hitler ile düştüğü aynı duruma bakarak bir
topluluğa bir inanışa tavır almak bir Müslüman’a yakışmaz.
Çünkü Kur’an bize bunu öneriyor:
Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler
olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin.
Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah
yaptıklarınızdan haberdardır. (Maide 8)
-Adaleti ayakta tutun!
-Adalet ile şahitlik eden kimseler olun!!
-Kininiz sizi adaletsiz davranmaya itmesin!!
-Allahtan korkun!!
Bütün okullara, bütün işyerlerine bütün evlere ve bütün mahkeme salonlarına
asılması gereken bir ayettir bu..
İşte bu adalet gereği tüm ön yargı ve ırkçılık ile doldurularak tefsir edilmiş
ayetlere yeniden bakmalıyız:
Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları veli (vali) edinmeyin. Onlar
birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları veli edinirse şüphesiz o da
onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. (Maide 51)
Bu ayet hep Yahudi ve Hristiyan düşmanlığının delili olarak kullanılmış ve
Kur’an’ın gerçek mesajı bu şekilde gizlenmiştir.
Ayette geçen “evliya” (اَوْلِيَٓاءَۘ) kelimesini en uzak anlamı ile tefsir edip ve uyduruk tasavvuf
anlayışları ile de bu anlamı toplumda pekiştirmişler ki insanlar gerçeği unutup
aynı zamanda bir başka ayette “firavun halkını ahmaklaştırdı” esasını
sağlayarak istedikleri şekilde bu topluluğu yönetebilsinler.
Elbette ki “veli”
kelimesinin yönetici olduğu esasına vakıf olan insanlar sorgulayacak ve o
velilerin kimler olduğunu belirten ayet ve hadislere kolaylık ile
ulaşacaklardır.
Bu yüzden ayet “dost” olarak çevrildi ve bunun gereği olarak da Yahudi ve
Hristiyanlar ehlikitap olarak tanımlanıp onlara İslam Şeriatı içinde özel bir
hukuk alanının açılmış olmasına rağmen hor görülüp adaletsiz davranışlara maruz
bırakıldılar.
Hal bu ki İslam peygamberinin ve büyük sahabe, alim ve ariflerin kendi zaman
dilimleri içinde her daim Yahudi ve Hristiyan arkadaşları dostları olmuştur.
Bunun örnekleri çoktur.
Halbuki ayetin gerçek manası olan “Yahudi ve Hristiyanları başınıza vali,
yönetici edinmeyin” esası Kur’an’ın genel manası ile örtüşmektedir. Çünkü diğer
bu dinler tahrif olmuş ve onların hukuk sistemleri bozulmuş ve insanlık için
zülüm haline gelmiştir. Eğer Yahudi ve Hristiyanlar İslam topluluğunun başına
yönetici olarak gelirler ise kendi şeriat ve hukukları ile hüküm etmeye
kalkışacaklar ve bu da İslam Şeriatının yaşanması gereken bir topluluğu bozacak
ve zulme ve adaletsizliğe yol açacaktır. Bu yüzden Alla cc ayette “kim onları
veli edinirse yani yönetici yaparsa sonuçlarına katlanır ve onların zulmüne
ortak olur demiş ve Allah’ın zalimler topluluğunu da hidayete ulaştırmayacağını
belirtmiştir.
Konu mecrasından uzaklaşmasın diye bu bahsi daha fazla sürdürmeyelim..
Burada anlatmak istediğim asıl şey nasıl bir zaman mazlum ve mağdur olanların
bundan dersler çıkartıp da kendi inanç ve anlayışlarını düzeltmezler ise
kendilerine zülüm eden kişilere kolaylıkla dönüşebildikleridir. Hatta onları fazlası
ile aşabildiklerini bu gün Filistin’de yaşanan Siyonist zulmünün yaptıkları ile
bütün dünya ile birlikte müşahede edebiliyoruz.
Bu gün Filistin’de ikinci dünya savaşından daha şiddetli ve hızlı şekilde
insanlar ölüyor. Bu gün ikinci dünya savaşı ve Filistin savaşını geçen süre ve
ölüm sayısı orantısında kıyasladığımızda Filistin’de daha fazla insan, daha
fazla sivil, daha fazla kadın, daha fazla çocuk ve daha fazla gazeteci
öldürüldüğüne şahit oluyoruz. Artık öyle bir hal almış ki durum bu gün GAZZE, Nazi
faşizminin Auschwitz - Birkenau, Belzec, Chelmno, Majdanek, Treblinka ve
Sobibor' ölüm kamplarından daha kötü
durumda olduğu aşikardır. Bu kamplarda insanların barınacağı bir çatı, kötü de
olsa yiyecekleri ve suları vardı. Ama Gazze’de bunların hiçbiri yok. İnsanlar
tutuklanıp, toplanıp kamplara gönderilmiyor direk evlerinde bombalar ile
öldürülüyor. Hitler hiçbir Yahudi ailenin evini yıkmadı ama Siyonist Yahudiler
bu gün Gazze de evleri, apartmanları, siteleri, işyerlerini, ibadethaneleri
yolları, köprüleri, çeşmeleri, kanalları her yeri yok ediyor. Hitler hiçbir
okulu ve hastaneyi bombalamadı ama Siyonistler özellikle okul ve hastaneleri
bombalıyorlar.
Bunun yanında her zaman insan hakları, demokrasi ve özgürlükten yana
olduklarını iddia eden batının büyük devletleri ikinci dünya savaşı zamanında
ırkçılığın, faşizmin, Naziliğin karşısında dururlarken bu gün Filistin’in ve
Ukrayna’da bizzat faşizmin, ırkçılığın soykırım ve katliamların yanında yer
alarak kendileri ile açık bir şekilde çeliştiler. Aslında çelişmediler onlar
her zaman çıkarcıydılar kendi inanç ve menfaat ve çıkarları neyi gerektiriyorsa
o kimliğe bürünüp ona göre taraf alıyorlar.
Ama halklar öyle mi?
Çoğunluk ile değil! Hristiyanlar, Museviler, Yahudiler, İngilizler,
Amerikalılar, Kanadalılar, İspanyollar, Almanlar, Ortodokslar, Katolikler,
Protestanlar, Luteryanlar ve daha nice kavim, inanç ve öğretiden gelen insanlar
meydanlarda “Allahuekber” diyor, “Filistin’e özgürlük” diyor “Kahrolsun
Siyonizm” diyorlar ve İsrail’i lanetleyip Filistin halkına bugüne kadar
verilmiş en büyük desteği veriyorlar.
Peki bu insanlar o ayet de belirtilen Yahudi ve Hristiyanlar değil mi? Şimdi
soruyorum size hanginiz yüzüne Filistin maskesi boyamış, boynuna Arap kefiyesi
sarmış, elinde Filistin bayrağı taşıyan o Hristiyanları ya da boynunda Filistin
askısı olan takkeli ve perçemli Musevi Yahudileri kucaklamak istemiyorsunuz?
Hiç Allah cc böyle bir durumun ihtimalin, olabilirliğin mümkünatını “onları
dost edinmeyin” ibaresi ile yok eder mi? Etmez elbette!! Tıpkı Peygamberi Muhammed
(s.a.v)’nin Taif’de etmediği gibi.. Hikayeyi hepiniz bilirsiniz. Taife umutla
giden Peygamber kendilerini taşlayan halktan kaçarak bir gölgeliğe sığınmak
zorunda kalmıştı da Allah (cc) Cebrail (as.)’ı göndermiş ve ister ise o şehri
yerle bir edeceğini söylemiş ve Hz. Resul buna razı olmamış ve sebep olarak da
“o insanların soylarından gelecek sonraki nesillerde belki bir ihtimal iman
eden birileri çıkar” diye belirtmişti.
İşte 1400 yıl sonra Hristiyan ve Yahudilerden az bir kesim dahi olsa kendi
fıtrat dinlerine (yani İslam’a) dönüyorlar veya dönüş yoluna bu sebeple
giriyorlar. Bu yüzden bugün Filistin’de süren bu Siyonist vahşetine ve vandallığına
bakarak her ne kadar Nazi anlayışını aşmış faşist bir ideolojik yaklaşımın
hakim olduğunu gözlemlesem bile asla “Hitler haklıymış” demeyeceğim. Çünkü bu sözün tefsiri bir zihniyete karşı
değil bir kavme ve dolayısı ile insanlığa karşı söylenmiş bir hakaret olmaktan
öteye gitmeyecektir. Bu da bize yakışmaz…
Fatih Bilgin