Siz Beni Yanlış Anladınız

GİRİŞ: 24.05.2025 14:31      GÜNCELLEME: 24.05.2025 14:31
Rasthaber -  Amerikalı Neale Donald Walsch, “Tanrı ile Konuşmalar” kitabının yazarıdır. Hristiyanlığın Katolik mezhebine bağlı olan 82 yaşındaki Walsch, sinema oyunculuğu, gazetecilik, senaristlik ve pazarlama da yaptı. Ekim 2014’te “God’s Message to the World; You have got me all wrong-Tanrının Dünyaya Mesajı; Siz Beni Yanlış Anladınız” adlı kitabını yayımladı. Kitabın tanıtımında; “Tanrı hakkında bildiğimizi sandığımız her şeyin ve Tanrı'nın ne istediğinin yanlış olması mümkün mü? İnsanlığın tüm bunlar hakkındaki fikirleri şimdiye kadarki en büyük yanlışlıklar olabilir mi? Olsalardı bir önemi olur muydu? Hiç kimse bu durumun sanal bir göz kırpması kadar kısa bir sürede nasıl tersine çevrilebileceğini bilmek istiyor mu? Eğer bu soruları önemsiyorsanız, o zaman bu kitabı okuyacaksınız” denilmektedir.

Biz Trump’ın Suriye’ye karşı onlarca yıldır yürürlükte olan ve Esad sonrasında El-Colani Ahmet Şara ile görüşen Trump’ın “abluka, ambargo ve yaptırımları kaldırdığını” ilan ettik. Biz Trump’ı yanlış mı anladık? Ardından Avrupa Birliği Dışişleri Bakanlarının kararlarıyla Avrupa devletlerinin de benzer bir karar aldıklarını duyurduk. Biz AB’yi yanlış mı anladık? ABD Dışişleri Bakanı Rubio; “Suriye’de tam ölçekli bir iç savaş tehlikesi var. Suriye’deki geçici hükümet aylar içinde değil haftalar içinde çökebilir” demişti. Rubio’nun Suriye ile ilgili açıklamalarını da mı yanlış anladık? Bunlar kendilerini net ifade edecek kapasitede değiller mi? Neden ya biz onları yanlış anlıyoruz ya da onlar bu açıklamalarının ardından yeni açıklamalarla, “siz bizi yanlış anladınız” imasında bulunuyorlar. Sebebini izah edelim ki siz de bizi yanlış anlamayın.

HENÜZ HÜLYASINA ULAŞMIŞ DEĞİL

Trump geçici hükümet başı Ahmet Şara’nın başını çektiği geçici hükümetin denetimindeki Suriye’ye yaptırımları kısmen kaldıracak. Zira Trump ne kadar mutlak başkanlık rejimini benimsemiş, kendisini ve keyfi uygulamalarını eleştiren FBI başkanını görevden almış, Kongrede partisi çoğunluğu elde etmiş ve tüm yetkileri tek elde toplama tamahında olsa da henüz bu Roma imparatoru olma hülyasına ulaşabilmiş değil. Şimdilik sahip olduğu yetkileri kullanarak Suriye’ye karşı yürürlükte olan bazı yaptırımları kaldıracak. Bel kıran ve bel doğrultan yaptırımların kılıcı Ahmet Şara’nın başı üzerinde sallanmaya devam edecek. Bu sebeple ABD Şirketi CEO’su Trump ve kabinesinden gelen açıklamalara istinaden, FBI güvenlik raporu ile Kongre kararı gerekçe gösterilerek, Ahmet Şara’nın ABD’ye verdiği sözleri ne kadar tutabileceği, yerine getirebileceği ve mülayim bir memur olacağı yaptırımların kaderini belirleyecek.

Rubio’nun açıklamalarını da yanlış anlamadık; “Suriye’de iç savaşın da iç barışın da teminatı biziz, Ahmet Şara rejiminin devamlılığını da çökmesini de biz sağlarız, Suriye’nin dirliğine de ölümüne de biz karar veririz” diyor. Ahmet Şara bizim ve İsrail’in taleplerini, kırmızıçizgilerini ve hassasiyetlerini yanlış anlamıyor gayet iyi anlıyor. Körfez zengin hanedanlıkları, Azerbaycan ve Avrupa ile ilişkilerini izin verdiğimiz kadar yaşayabilir. Ahmet Şara rejiminin Ankara ve Erdoğan ile sahip olduğu münasebetleri anlayışla karşılıyoruz. Erdoğan’ın Ahmet Şara rejimine verdiği desteği de anlayışla kabul ediyoruz. Suriye’de direkt Erdoğan’a, istihbaratına ve Dışişleri Bakanlığına bağlı silahlı örgütler de var.

Milyonlarca Suriyeli 15 senedir Türkiye’de yaşıyor. 40 bin Suriyeli Türkiye üniversitelerinden mezun oldu. Suriye’nin en uzun sınırına sahip olduğu ülke Türkiye ve Türkiye ile ekonomik, ticari ve sosyal münasebetler Suriye için hayati önemde. Ama ve lakin ilişkiler bununla sınırlı kalmalı, güvenlik ev askeri işbirliği İsrail ve dostlarının çıkarlarını tehdit edecek boyuta ulaşmamalı. Dürziler ve Kürtlerin sahip olduğu ayrıcalıklı haklara saygı duyulmalı ve Ahmet Şara rejiminden istenen Suriye’nin beş “coğrafi bölgeye” taksim edilmesine itiraz etmemeli. Bu paylaşımda Türkiye kendi payına düşen Halep ve İdlib ile yetinmeli, Şam-Humus-Hama, Alevi sahil bölgesi (Lazkiye-Tartus) ve Fırat’ın doğusundan uzak durmalı. “Bizi bu konularda yanlış anlamazsanız, o vakit ABD büyükelçiliğinin Şam’a açılması, Kongreden yaptırımların kaldırılması ve FBI güvenlik raporu için olumlu bir adım atabiliriz” diyor.

GAYET İYİ ANLIYORLAR

Ahmet Şara rejimi ve geçici hükümeti ABD, İsrail, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Hanedanlığını yanlış anlamıyor gayet iyi anlıyor. Anlattıklarına uygun davranıyor. Kendisi de Rubio’nun, “iç savaş ve çökme” uyarılarının muhtevasına da gayet iyi müdrik. İsrail’in tüm stratejik çıkarlarına riayet edecek. Dürziler ve Kürtler için Kuzey Irak modelini kabul edecek. Ahmet Şara rejimi bu imtiyazlarla yaşayabilir. Ama ve lakin Suriye Sahil-Alevi bölgesi, iç savaşın ve çökmenin kaderini elinde tutan ana kolondur. Ahmet Şara bu bölgeyi elinde tutabilmek için her gün askeri gövde gösterileri yapıyor. Yüzlerce maskeli askeri ve doçka veya doçkalarıyla (Sovyet Rusya üretimi bir ağır makineli tüfek. Rusçada kızım, tatlım demektir) Lazkiye sokaklarında geçit yaptırıyor. Rusya Hmeymim hava üssünü kuş bakışı gören Kardah’a (Esad’ın kasabası) ve çevresine ağır silahlar konuşlandırıyor.

RUSYA-FRANSA REKABETİ

Bu bölge için şimdilik öne çıkan en şiddetli rekabet Rusya ve Fransa arasında yaşanmaktadır. Bir adım ötede Rusya, İngiltere ve İsrail ile karşı karşıyadır. Bir adım daha ötede duran Trump şimdilik bu bölgeyi Rusya nüfuzuna bırakmış görünüyor. Suriye Sahil-Alevi bölgesinde, Hama, Humus, Şam ve Halep’te, Avrupa, ABD ve Rusya’da Alevi cemiyetleri, sivil toplum kuruluşları, meclisleri, örgütleri ve partileri kuruluyor. ABD ve Rusya, AB devletleri Alevilerin siyasi, ekonomik ve güvenlik haklarının korunması için çağrıda bulunuyorlar. Suriye’nin beş coğrafi bölgeye ayrışması gerçekleşirse Sahil-Alevi bölgesi Alevilerin çoğunluğu oluşturdukları meclis tarafından idare edilecek. Sahil-Alevi bölgesi meselesinde en muğlak tutumu Erdoğan hükümeti sergilemektedir.

ERDOĞAN HÜKÜMETİNİN NET PLANI YOK

Aslında sadece Sahil-Alevi bölgesi için değil tüm Suriye için, söylemler baz alınmazsa, Erdoğan hükümetinin artık net bir eylem planı yok. Reaksiyonist yani tepkici, fırsatçı, hasıl olandan fayda sağlama, istifade etme olarak tasnif edilecek tavır içinde olduğu görüntüsü vermektedir. Tüm çabasını Ahmet Şara rejimine meşruiyet kazandırmak. Bu meşruiyeti de Suriye’yi katleden, toprak bütünlüğüne tecavüz eden, milletin birliğini dinamitleyen işgal, talan ve taksim projelerinden sorumlu devletlerde arıyor. Benzer tavır sınırımızda Yunanistan’da NATO tatbikatı yapılırken de zuhur etmektedir. Tatbikata tüm NATO üyesi devletler katılıyor. Davet edilmeyen tek ülke NATO üyesi Türkiye. Hükümetin buna tepkisi nedir; Karanlıkta ıslık çalıyor.

Suriye’nin Akdeniz’e açılan kapısı, dünya ile bağlantısını sağlayan iki önemli limanı (Tartus-Lazkiye), Suriye’nin Akdeniz’deki tek adası (kadim antik kent Arwad), Lazkiye uluslararası havalimanı, Doğu Akdeniz’de mevcut olan zengin doğal gaz yatakları ve Kıbrıs’ın stratejik derinliği olan Sahil-Alevi bölgesini tüm taraflar arzulamaktadır. Rusya, sosyolojik ve askeri varlığıyla Sahil-Alevi bölgesinde halen en şanslı taraftır. Rusya’yı yanlış anlamadıysak, dananın kuyruğunun kopacağı savaş ve çökme burada yaşanacaktır.

aydınlık

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM